TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yin’ini de Yang’ını da Al Kahveye Gel

Yazının Giriş Tarihi: 25.01.2023 10:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.01.2023 10:29

Sevgili dostlar

Hayatı, hayatın dengesini konuşuyoruz.

Hepimiz biliyoruz. Her şeyin fazlası zarar.

Hangimiz yapabiliyoruz?

Aşırının tam göbeğindeyken yavaşlamayı, durmayı?

Uzuuuun süre bir şey yapmıyorken kımıldamayı, hareketlenmeyi?

Hadi itiraf edelim!

Kendimize kör olmuyor muyuz?

Kendimize hoyrat davranmıyor muyuz?

Kendimizi bir şeye maruz bırakmakla kendimizi bir şeyden mahrum bırakmak Yin(durmak) ve Yang(Hareket etmek) gibi zıtlık değil mi sizce?

Ruhu beslemede aşırıya gittiğimizde maddeden uzaklaşıyoruz.

Maddede aşırıya gittiğimizde ruhumuzdan ayrı düşüyoruz.

Bu bir ritim.

İki adım Yin (dur)  iki adım Yang (hareket)

Hepimizin kendi tarifleri var.

Mesela ikili ilişkiler: Bir taraf sürekli durur, bir taraf sürekli hareket ederse ilişkide denge bozulur. Bir taraf diğerinin ritmine göre hareket eder diğeri de sürekli hareket yerine dengeli bir şekilde yavaşlar ya da durursa kendi ritmi, kendi dansı oluşur.

Her ilişkinin dansı farklı olabilir. Kendine özgü adımları vardır. Biri üç adım ileri biri üç adım geri. Olaya ve duruma göre ahenkli bir dans. Biri hep ileri diğeri hep geri olursa yapaylaşır, yavanlaşır.

Tabi önce kendi içimizdeki dengeyi bulmak önemli!

Kendimizi çok gaza getiriyoruz.

Hayatın bizi durmaya davet ettiği zamanlarda hareketi seçtiğimiz sonra da “yandım!” Dediğimiz alanlar o kadar çok ki.

Kendimi hatırlıyorum mesela. Hatta o halime dair bir fotoğraf var elimde. Gerçek-somut. O kadar çarpıcı ki benim için.

Bir cumartesi günüydü. Kendime öyle bir yapılacak listesi hazırlamıştım ki evlere şenlik!

Ev temizlenecek, çocukla ilgilenilecek, alınacaklar alınacak vs.. uzayıp giden bir liste. Bir de vesikalık fotoğraf çektirilecek.

Oysa sakinliğe o kadar ihtiyaç duyduğum bir gündü.

Dinlemedim kendimi.  Hedefleri bir bir, pat pat indirdim. Savaş meydanındaymış gibi.

Günün sonunda da vesikalık fotoğrafı çektirdim.

Fotoğrafı çektirip orada düşesim vardı yorgunluktan.

Nasıl sahte, nasıl zorlama bir vesikalıktır o.

Kendime yaptığım eziyetin kanıtı olarak saklıyorum.

O fotoğrafı verip işbaşı yaptığım yeri anlatmaya gerek var mı?

Öyle savaşçı başladım ki; hayat da önüme bir süre savaş sundu. Ben anlamadıkça cephe sayısı arttı. Ben kan kaybettikçe dozu yükseldi.

Ne zaman ben kavgayı bırakıp kabullendim. Okları, mızrakları indirdim. Başka bir alana geçtim.

Hayatla ilgili niyetim; durmak gerektiğinde durmak, hareket etmek gerektiğinde hareket etmek. Hayatın akışında yaşamak. Hepimizin durduğu, duramadığı, kendini yapmaktan alıkoyamadığı yerleri farklı.

Kendimizle sürekli muhabbet halinde olmak, hayatın keyfine varmayı getiriyor.

Yang ve Ying yönlerimizle dengeyi tutturmak.

Aydınlık ve karanlık yönlerimizle kucaklaşmak.

Yinlerinizi de Yanglarınızı da kucaklarım.

Hepsiyle toplaşıp gelin kahveye beklerim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.