Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Seyirci mi, Değiştirici mi Olacağız?

Yazının Giriş Tarihi: 04.05.2025 13:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.05.2025 13:24

Bölüm 7:Seyirci mi, Değiştirici mi Olacağız?

Sadece hava değil, uyku da değişiyor. Kalbimiz, dengemiz, yönümüz.

Bir zamanlar sessizce değişen bir sabah vardı...

Bu sabah güne başlarken pencereden dışarı baktım. Gökyüzü tanıdık ama artık farklı; sanki mavisi eksilmişti. Sokaktan geçen çocukların montsuz oluşuna şaşırmıyorum artık. Sonra havayı dinledim ve kuşların sesini özlediğimi fark ettim. Rüzgâr esmiyor, yaprak kımıldamıyordu. Hava hâlâ sıcak, ama mevsim sadece takvimden düştü.

İklim değişikliği artık uzak, soyut, sadece kutuplarla sınırlı bir mesele değil. O artık burada, bu sokakta, bu evde, bu nefeste. Sadece doğayı değil, bizi de değiştiriyor. Kalbimizi, ritmimizi, yönümüzü...

Ben de bu yazımı rakamlarla değil, dokunduğum hikâyelerle, dinlediğim kadınlarla, içimde büyüyen huzursuzlukla yazmak istedim. Hep yaptığım gibi verilerle değil, hislerle, gözlemlerle, kadınlarla, toprakla, çocukla yazmak istedim. Çünkü Türkiye’yi ben gezip eğitimler verdikçe gördüm ki; içtenlikle mücadele eden bir konfigürasyonla iş yapmadıkça iklim krizi çözülmeyecek.

1. Eşik Aşıldı: Peki Yeni Normalimiz Ne? NASA ve Copernicus verilerine göre 2024, insanlık tarihinin en sıcak yılı oldu.
Artık kesin: Paris Anlaşması’nda hayati eşik olarak kabul edilen 1,5°C sınırı kalıcı olarak aşıldı.
Bu sadece bir sıcaklık artışı değil; doğanın ritmini bozan, insan sağlığını tehdit eden ve yaşamın her alanını etkileyen bir kırılma noktası.

Peki, artık “normal yaz” ne demek?
Çiçeklerin mevsimini şaşırması mı?
Yoksa çocukken bildiğimiz dört mevsimi artık sadece nostaljiyle hatırlamak mı?
Ya da sabaha donla, öğlene kavurucu sıcakla uyanmak mı?

Sürekli havadan konuşuyoruz ama o havanın neden böyle değiştiğini sorgulamıyoruz.
“Hava çok sıcak”, “Yine sel bastı”, “Kış hiç olmadı bu yıl” derken aslında iklim krizini tarif ediyoruz (farkında olmadan.)
Sohbetlerimizin ortasına yerleşmiş bu cümleler, aslında doğrudan iklim krizinin belirtileri.

Ve evet, bu soruların cevabı: İklim krizi.

Başka bir açıklaması yok.
Mevsimlerin kayması, tarım ürünlerinin zarar görmesi, sıcak hava dalgalarının artması, kuraklık, sel, yangınlar... Bunların hiçbiri tesadüf değil. Hepsi birer sonuç.

Artık doğa sadece sinyal vermiyor, yüksek sesle haykırıyor.
Dünya değişti.
Biz hâlâ eski alışkanlıklarımızla, aynı sistemle yaşamaya çalışıyoruz.
Ama artık bu sessiz kalmanın değil, harekete geçmenin zamanı.

Çünkü konuşmaktan fazlasını yapmadığımız her gün, bu “yeni normal” daha da ağırlaşıyor.

2. Türkiye’nin İklim Karnesi: Ve Kadınların Sessiz Mücadelesi İç Anadolu’nun çatlamış topraklarında tarlasını terk eden kadın üreticiler…
Akdeniz’de artık fide yetiştiremeyen çiftçi kızlar…
Karadeniz’de fındık hasadı yağmurla bölünmüş bir anne…
Geceyle gündüz arasındaki ani sıcaklık farklarından dolayı don olaylarıyla heba olan dönümlerce emek…
Ve bunlar yalnızca duyduklarımız.
Türkiye’nin iklim karnesi artık sadece “veri” değil; bu karnede yorgun eller, çatlamış toprağa düşen umutlar, kuruyan derelerde kaybolan çocukluk anıları var.
Climate Action Tracker verilerine göre Türkiye’nin mevcut iklim politikaları “kritik derecede yetersiz” seviyede. Yani bu, yalnızca hedeflerin tutmadığını değil; aynı zamanda her geçen gün daha fazla insanın, özellikle de kadınların, geçim kaynaklarını ve yaşam alanlarını yitirdiği anlamına geliyor.

Kadınlar, tarımın, gıdanın ve toplumsal direncin görünmeyen kahramanları. Ancak iklim krizinin etkileri arttıkça, onlar daha çok susmak zorunda kalıyor. Göç etmek, çocuklarına bakmak, alternatif iş bulmak, mücadele etmek… bunların hepsi onların üzerine yükleniyor.

Peki biz neyi bekliyoruz? Daha fazla fidanı susuz bırakmayı mı?
Hayır, bekleyemeyiz.
Çünkü her geçen gün, daha fazla kadın emeğini kaybediyoruz. Her geçen gün, bir köy daha sessizleşiyor.
Artık beklemek değil, harekete geçmek zorundayız. Yerel yönetimlerden karar alıcılara, çiftçi birliklerinden bireylere kadar herkesin sorumluluğu var.

İklim eylemi bir tercihten öte, bir zorunluluktur. Sadece çevre için değil; adalet, eşitlik ve yaşam hakkı için de.

3. Sessiz Etkiler: Değişimi Hisseden Ama Adını Koyamayanlar

Dünya’nın dönüşü değişiyor. Bunu ne zaman fark ederiz? Belki saatlerin geri alınmadığını sandığımız bir gün. Bulutlar inceliyor. Artık çocuklar gökyüzüne baktığında hayvan şekilli bulutlar değil, beyazın silik bir gölgesiyle karşılaşıyor. Kalp zorlanıyor. Sabah işe giderken nefes alışın değiştiyse, belki sadece stres değil, hava da kalbini sıkıştırıyordur. Sivrisinekler çoğalıyor. Bahar artık çiçek değil, vızıltı mevsimi oldu. Arktik ağlıyor. O sessiz buzulların dili yok, ama yağmura döndüklerinde ne dediklerini duymak gerek. Uyuyamıyoruz. Sıcaktan, sesten değil. Bir huzursuzluk var, adını koyamadığımız. O huzursuzluk, değişimin kalbimize sızmış hali.

4. İklim Ekonomisi: Bütçede Açık Değil, Vicdanda Yara Gölcük’te kurumuş bir fasulye tarlası… Harran’da çatlamış toprakta yalınayak oynayan bir çocuk… Bunlar sadece ekonomik veri değil, yoksulluğun ve ihmalin toprak üzerindeki yankısı. Munich Re’ye göre, iklim felaketlerinin maliyeti 280 milyar doları geçti. Ama bir kadının toprağından vazgeçmesinin bedelini hangi veri anlatabilir?

5. Adalet: Kadın, Çocuk ve Kırsalın Sırtındaki Yük Kadınlar en az kirleten ama en çok etkilenen. Çocuklar ise iklim krizinin en sessiz kurbanları. UNICEF’e göre 1 milyar çocuk iklim krizine “çok yüksek risk” altında. Bu artık sadece çevre değil, insan hakları meselesi.

6. Bu Topraklara Yakışan Adımlar

Güneşin altında yorulan çiftçilere temiz enerjiyle destek verilmeli. Tohumun yeniden filizlenebilmesi için su politikaları değişmeli. Gençlere iklim okuryazarlığı öğretilmeli ki onlar yönetenler olduğunda geç kalınmamış olsun. Tarım kooperatifleri iklim dayanıklılığı odağında yeniden yapılandırılmalı. Kadın üreticiler için yeşil girişimcilik fonları oluşturulmalı. Belediyeler, yeşil alanlarını sadece peyzaj değil iklim dayanıklılığı aracı olarak planlamalı. Şehir planlamaları, ısı adası etkisini azaltacak şekilde yeniden düşünülmeli. İklim afetleri için yerel erken uyarı sistemleri ve afet dayanışma ağları kurulmalı. Kamu ihalelerinde düşük karbonlu projeler önceliklendirilerek piyasa dönüştürülmeli.

Ve Şimdi?
Belki geçen yaz balkonunda rüzgâr esmiyordu.
Belki çocuğun bu yıl hiç kar topu oynayamadı.
Belki bir sabah, uyanıp toprağın çatladığını gördün.
Belki bir kadın, tarlasını sana anlatamadan sessizce bıraktı.

Artık iklim değişikliği sadece bir veri değil.
O, hepimizin ortak hikâyesi.

Ve bu hikâyede hâlâ bir şeyleri değiştirme şansımız var.
Bugün, yalnızca küçük bir adım atabilirsin. Ama her adım, büyük bir dönüşümün parçası olacak:

• Arabayı evde bırak, bisiklete bin ya da toplu taşıma kullan.
• Bez çantayla alışveriş yap, tek kullanımlık plastikleri reddet.
• Musluğu bir saniye erken kapat, diş fırçalarken suyu boşa akıtma.
• Kombini 1 derece düşük ayarla, enerji tasarrufu sağla.
• Komşunla, çocuğunla, arkadaşınla iklimi konuş.
• Bir fidan dik, bir umut büyüt.
• Mevsiminde ve yerel ürünleri tercih et.
• Gıda israfını azalt, artık yemekleri değerlendir.
• Daha az et, daha fazla bitkisel bazlı gıda tüket.
• Geri dönüşüm kutularını doğru kullan.
• Gardırobunu sadeleştir, ikinci el alışverişi tercih et.
• Elektroniklerini uzun ömürlü kullan, bozulmadan yenisini alma.
• Evinin yalıtımını iyileştir, karbon ayak izini azalt.
• Kendi deterjanını ya da temizleyicini doğa dostu ürünlerle yap.
• Bir STK’ya gönüllü ol, bir iklim kampanyasına destek ver.

Çünkü gelecek; sadece izleyenlerin değil, değiştirenlerin hikâyesiyle yazılacak.


Ve belki de o değişimin başladığı gün, bugün.

Tüm sorularını cevaplamam ve bu yolculukta size eşlik etmem için busra.yoldas@eternagrup.com dan benimle iletişime geçebilirsiniz.

Büşra YOLDAŞ

ETERNA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK-KURUCU

https://eternagrup.com

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.