Yok yanlışlık olmadı.
Doğala övgü yerine sövgü yazmadım.
Doğalla ne derdimiz var?
Doğala sövüyoruz adeta.
Toprağa niye gıcığımız var mesela?
Suya, havaya ve doğanın bir parçası olan kendimize?
Çöpümüzü bile sakınıyoruz. Poşetlere sıkı sıkı sarıyoruz. Kabuklar, çekirdekler, yiyecek artıkları toprağa karışamıyor.
Her fırsatta her yere poşet tıkıştırıyoruz.
Göstermelik çözümlerle orta sahada top koşturuyoruz. Dünyanın ısınması, yiyecek üretimindeki zorluk, küresel açlık gündemimizde ve değil. Mış gibi yapıp pış pışlıyoruz. Birileri bir şeyler yapsın deyip kızıyoruz. Biz ne yapabiliriz? Diye sormuyoruz.
Doğayı uzaktan seviyoruz. Elimizde toz, ayaklarımızda çamur oldu mu cık cıklıyoruz.
Doğal beslenmenin önemini biliyor, yine de nefsimize yenik düşüyoruz. Havaya, suya karıştırdığımız kimyasalın haddi hesabı yok.
Sonra organik arıyoruz. Onun için daha çok harcıyoruz. Ne kadar organik? Nasıl denetleniyor? Bakmıyoruz.
Tek sorumluluğumuz bedelini ödemek. Yani parasını vermek.
Her şeyi para ile ölçebileceğimize nerede inandık?
Ağaçların dibine beton dökmeye nasıl rıza verdik?
Bedenimizin doğal haline niye tahammül edemiyoruz?
Sonuçta bir kefene girip toprağa karışacağımızı bilmiyor muyuz?