İnsan Yoksulluğu

Gözümüzü, kulağımızı, ağzımızı kapatasımız var.

Olmuyor.

Görmezden gelinecek gibi değil. Yoksulluk her yerde. Her geçen gün bir şeylerden yoksun kalıyor ve yoksullaşıyoruz.

Nilüfer Kent Konseyi Derin Yoksulluk Ağı kurucu üyelerini ağırladı. Hacer Yıldırım Foggo ve Elif Göçmen’in anlatımı oldukça netti. Yoksulluğun kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras olduğunu vurguluyorlar. Yoksul her bireyin özgür bireyler haline gelmemesi durumunda bu döngü gittikçe büyüyecek. Bu istenmeyen miras daha fazla insana yüklenecek.

Yoksulluğu anlamamız gerekiyor. Bu konuyu anlamazsak, yok sayarsak umut ile gelecek ile bağımızı koparmış olacağız.

Savrulup kaybolacağız.

İnsan yoksulluğu çekebiliriz.

Yoksulluğun gizli boyutunu anlatırken kullanılan şu ifade çok acı değil mi?

“Bedende, zihinde ve kalpte acı çekmek”

Bu konu konuşulurken kullanılan diğer ifadeler de insanın içini burkuyor. Utanma, kötü muamele, sosyal dışlanma, stres, yetersiz gelir, tanınmayan hak, maddi ve sosyal yoksunluk, damgalanma, etiketlenme, güçsüzleştirme.

“Bedende, zihinde ve kalpte acı çekmek” insan olmanın ağırlığını anlatmıyor mu? Hepsini karşılamıyor mu?

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı açlık haritasına göre 82,3 milyonluk ülkemizde 14,8 milyon kişi yeterli gıda tüketemiyor.

Bu konuyu anlamazsak çözümü ıskalıyoruz. Konuşmazsak yok sayıyoruz. Ertelersek geleceğimizi tehlikeye atıyoruz.

İnsan yoksulluğuna varmadan kalıcı çözümlere yönelmek durumundayız.

Fark ve kabul edip gereğini yapmak için adım adım ilerlemeye niyetimiz olmalı.

Umudumuzun olması için geleceğimizi inşa etmek için birbirimize el vermemiz lazım. Bir kere de büyük büyük işler başaramayacağız. Küçük küçük adım adım nefes ala ala birbirimize el vereceğiz. Kaybettiklerimizi bula bula yerine koya koya yol alacağız.

Birbirimizi anlayarak geleceğimizi birlikte inşa edebiliriz.