Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Devrin daim olsun BURSA

Yazının Giriş Tarihi: 17.10.2025 22:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.10.2025 22:38

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği BUSİAD bugün kentimizin daha yaşanabilir bir şehir olması adına çok önemli ve içeriği güçlü bir çalışmayı kamuoyuna açıkladı. Muhtemelen memleketin kendini tekrar eden kaotik siyasi ve ekonomik gündemleri arasında kaybolup gidecek ama Bursa'nın, Bursalılar'ın bu şehirde doyanların bu gündeme sahip çıkması gerekiyor.

BUSİAD Yeşil Çevre Grubu'nun üzerinde büyük emek harcadığı konu aslında yeni değil. Adeta ölüm döşeğindeki Nilüfer Çayı'nın son çığlıklarını bu kent adına sorumluluk duygusu ağır basan BUSİAD gündeme taşıdı.

Bu, günü kurtarma refleksiyle yapılmış bir açıklama değildi; uzun soluklu, büyük bir disiplinle yürütülen bilimsel çalışmaların ürünüydü. Yaklaşık 2,5 yıl önce “Sanayi, Tarım ve Turizm ile Gelişen Bursa” vizyonunu ortaya koyan BUSİAD, geçtiğimiz yıl 17 ilçe ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanını tek tek ziyaret ederek “Yaşanabilir Bir Kent İçin Plan Şart” başlıklı çalışmayı hazırlamıştı. Yetmedi; şimdi de Nilüfer Çayı için kapsamlı, örnek niteliğinde bir raporla kamuoyunun karşısına çıktı.

Memlekette dostlar alışverişte görsün kabilinden işadamı derneği malum çok. Bir çoğunun ne işe yaradığını kendileri bile bilmiyor. Yaraya tuz basmamak, genelde çalıyı dolaşmak, dünya yansa umru olmamak, dokunmayan yılanları sevmelere alışığız ne de olsa...BUSİAD'ın bu sorumluluk sahibi çalışma biçimi, Bursa adına yürüttüğü çalışmaların peşini bırakmayıp sürdürülebilirliğe güzel bir örnek oluşturması ve belki de herkesin susmayı tercih ettiği bir dönemde kenti adına adeta avaz avaz bağırmasını çok kıymetli buluyorum.

Nilüfer Çayı'nın kirliliğinde Bursa’da yaşayan hepimizin sorumluluğu var elbette. Raporu açıklayan BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Çoban'ın da altını kuvvetle çizdiği gibi yerleşim yerleri, tarımsal faaliyetler ve sanayi en önemli kirleticiler durumunda...

Çoban, raporun başında, Nilüfer Çayı'nın tarihçesini kısaca anlatırken, Çayın önce kuzeye doğru yol aldığını sonra batıya yönünü çevirdiğini söyledi. O sırada Nilüfer Çayı'nın yalnızca doğal bir su kaynağı olmadığını farkettim. Bursa; Yeşil Bursa olmasını, verimli topraklarında yetişen eşsiz tarımsal ürünlerini, tarihsel süreçteki rollerini, sanayi başkenti olmasını, bugünkü zenginliğini, varlığını neredeyse her şeyini borçlu Nilüfer Çayı'na...Bir evladın annesine borcuna eşdeğer bir borcumuz var dostlar bu kirlettiğimiz doğa harikası Çay'a...Kabul edelim ki, bugün gururlandığımız Bursa'ya dair ne varsa, şüphesiz damarlarında Nilüfer’in suyu dolaşıyor.

BUSİAD'ın raporu, uzun süredir can çekişen Nilüfer Çayı'nın hepimizin bilip görmezden geldiği kirliliğine dair tüm bilimsel verileri ortaya koyuyor. Hatta rapor diyor ki, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilajda bile bu kirliliğin büyük payı var.

Durum tespiti tamam, peki çözüm ne?

Rapor kapsamında çözüm önerileri de sunuldu. Nilüfer Çayı Komisyonu Kurulması, Kirlilik Kaynaklarının Envanterinin Çıkarılması, Fiziksel Temizlik ve Restorasyon, Nilüfer Çayı Su Kalitesinin İyileştirilmesi, Ekolojik Rehabilitasyon, Halk Katılımı ve Bilinçlendirme, Düzenli İzleme ve Raporlama, Yerel Yönetimlere ve İşletmelere Destek gibi pek çok akil öneri var. Hepsi de uygulanabilir. Ama siyasi erkin desteği ve yerel yönetimlerin işbirliği olmazsa olmaz.

Kent adına bu farkındalığı ortaya koyan BUSİAD kendini çözüm sürecinde nasıl konumluyor, bilmiyorum ama 'elimizi taşın altına koyarız' dediler. Sorumluluk aldıkları gibi görev almaya da hazırlar. İşte tam da bu noktada, yerel yöneticilerin ACİL koduyla bu konuyu, tüm gündemlerin en üstüne taşıması ve belki de şehirde olağanüstü hal veya seferberlik ilan edilmesi gerekiyor.

BUSİAD gibi konunun ehemmiyetini anlayıp 'hadi birşeyler yapalım, biz varız' çağrısına aynı duyarlılık ve bilinç düzeyinde yeni sesler eklendiğinde bu şehirde 'bir bilinç sıçraması' olabilir, olmalı...Bu bizim sadece Nilüfer Çayına, Bursa'ya olan borcumuz değil, geleceğe çocuklarımıza, torunlarımıza olan borcumuzdur.

Tarih bizi nasıl yazsın istiyoruz: Nilüfer Deresi’ni kurutan, şehri susuzluğa ve yokluğa mahkûm edenler olarak mı; yoksa Nilüfer’e yeniden hayat verip kenti yaşatanlar olarak mı?

Nilüfer’le yeniden nefes alacağına inandığım bu şehir için tek dileğim bu:
Devrin daim olsun Bursa.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.