Dünya turuyla liderlik - Duygulara dokunan ROMA

Roma'da ilk yerleşim Palatino tepesinde başladı. Döneminin kent hayatı merkezi olan Roma Forum'u Palatino Tepesi'nden gözlenebilir. Buranın ne kadar eski bir yerleşim yeri olduğuna tepeden bakınca daha çok inanıyor insan. Tarihi kökleri MÖ 8.yy a kadar giden Roma, gezmeyi en sevdiğim yerlerden biridir. Duygu dolu bir şehir gibi gelir bana. Tarihi yapılarının birbirinden çok ayrı hikayelerinin olması, dile gelseler saatlerce yaşananları anlatacaklarmış etkisi yaratır bende.

İnsanlar için de durum aynıdır. Herkesin yaşanmışlığı farklı, duygusu farklı, motivasyonu farklı. Anlatılacak çok hikaye var bildiğimiz ya da bilmediğimiz. Belki ekiplerimizin tüm hikayelerini dinleyemeyiz ama hikayelerin yarattığı duyguyu görmek önemlidir. Üzgün mü, kızgın mı, mutlu mu, şaşkın mı, korkmuş mu... İş arkadaşlarımızı, ailemizden daha çok gördüğümüz ortamlarda çalışıyoruz pek çoğumuz. Bu sebeple birbirimizin duygusunu görmek önemli. Sıcak bir merhaba, ailenin hatırının sorulması, tuttuğu takım kazandıysa sevinci görüp tebrik etmek, hobileriyle ilgilenmek, çocuğu rahatsızsa endişesini görmek, sınava hazırlanan çocuğunun durumunu takip etmek ama herşeyden önemlisi yaşanan duyguyu görmek ve konuşmak değerli hissettirir insana. Değerli hissetmek iyi gelir hepimize mutlu oluruz, unutmayız o anları. Samimi gelir bize...

İşte Roma da çok samimi gelir bana. Görkemli meydanlarında çeşme ve oturma alanlarının olması bu samimiyeti besleyen şeylerden biridir benim için. Çeşmeler hem gözümüze hem kulağımıza hitap ederken, oturma alanları da keşif yapmamıza, soluklanmamıza ve o meydanı tam olarak hissetmemize olanak sağlar. En sevdiğim meydan Navona Meydanı'dır; hem gösterişli hem de samimi. Oval şekilli meydanda sürekli bir aktivite vardır; ressamlar, müzisyenler, sihirbazlar, jonglörler... Hep canlı tutarlar meydanı.

İşte böyle duygularıma dokunuyor Roma. Sanki beni anlıyor, ayrı bir bağlılık yaratıyor bende. İnsanları birbirine bağlayan en önemli şeylerden biri de duygudur. Çalışma ortamındaki huzur, duyguların görülmesi, değer verildiğini hissettiğin yöneticilerle çalışmak iyi gelir insana,bağlılık yaratır. Burada asıl olan samimiyettir. Ekip lideri ya da yönetici olarak değil insan olarak duyguya dokunmak gereklidir. Duyguya dokunan liderler daha çok hatırlanır daha çok anılır.

Her duyguya hitap eden bir köşesi var gibi Roma'nın. Aşk ve mutluluk deyince ilk aklımıza gelen Trevi Aşk Çeşmesi'dir. Dünyanın en ünlü çeşmesine gidenlerin çoğu para atmıştır çeşmenin havuzuna. Gerçek aşkı bulmak ya da şehre tekrar gelmek için yapılan bozuk para atma ritüeli ile milyonlarca para toplanıyor her yıl, en azından Pandemi'den önce öyleydi. Roma'nın sembollerinden biri olan Kolezyum ise hüzünlendirmiştir hep beni. Ne kanlar dökülmüş ne acılar yaşanmıştır orada. Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olan Kolezyum, döneminin arenasıymış. Gladyatör dövüşleri, infazlar, halk gösterileri ve mitolojiye dayanan drama gösterileri Kolezyum'un en popüler etkinlikleriymiş.

Tüm tanrıların tapınağı anlamına gelen Panteon, günümüze kadar çok iyi korunmuştur ve 7.yy'dan bu yana kilise olarak kullanılmaktadır. Panteon dışındaki alan da tüm Roma Meydanları gibi çok keyiflidir. Eskiden basamaklarında oturmak çok popüler olan İspanyol Merdivenleri ve Aziz Melek Kalesi de Roma'nın mutlaka gezilmesi gereken yerleri arasındadır.

Tüm duyguları bir yapıyla eşleştirebileceğim Roma'ya tekrar tekrar gitmek isterim hep. Çünkü duygu, beraberinde bağlılığı getirir. Uzun soluklu,iyi ekipler kurmak için rutin iş disiplininden ayrı onları görmek, duygularına dokunmak önemlidir. Bunu herşeyden önce insan olarak yapmalıyız.

Roma gibi olalım...