Başarmamızın Önündeki Engel Kendimiz Olabilir miyiz?

Bazen hayatımızdaki en büyük engelin kendi önyargılarımız olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğitimimiz, yaşadığımız çevre, toplumsal kültürümüz ve kendi iç dünyamızın etkisiyle şekillenen önyargılarımız bazen önümüze görünmez bir duvar örer ve bu duvarı aşamayacağımıza kendimizi ikna ederek harekete geçmekten vazgeçeriz.

Bu konuyla ilgili dünyadaki matematikçilerin o güne kadar çözemediği matematik problemini çözerek bilim dünyasına adını yazdırmış ünlü Matematikçi Gerorge Dantzig'in hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Yaşadığı deneyim önyargısızca işe başlamanın ve kendimize güvenmenin önemini çok güzel örnekliyor.

George Dantzig ile yapılan röportajda o ünlü çözülemeyen soruyu nasıl çözdüğü ile ilgili sorulan soruya herkesin kendine bir pay çıkaracağı meşhur cevabını vermiş ve şunları anlatmış.

"Her zamanki gibi sınıfa geç girdim ve tahtadaki iki istatistik sorusunu ev ödevi sanarak defterime geçirdim. O akşam, soruların üzerinde çalışırken bunun profesörün verdiği en zor ödev olduğunu düşündüm. Her gece, başaramasam da sırasıyla her iki problemin üzerinde saatlerce çalıştım. Çözebileceğime inandım ve çalışmayı hiç bırakmadım. Günler sonra beynimde bir şimşek çaktı ve her iki problemi birden çözdüm. Ertesi gün cevapları okula götürdüm. Profesör, masanın üzerine bırakmamı söyledi. Masanın üzerinde kağıttan bir tepe oluşmuştu. Benim kağıdımın bunların arasında kaynayacağını düşünüp bir sıraya üzgünce oturdum.

Altı hafta sonra bir Pazar sabahı kapının vurulmasıyla uyandım. Kapıda profesörü görünce dondum kaldım. 'Problemi çözmüşsün' dedi. 'Tabii ki, ödevlerimi her zaman yaparım' diye cevap verdim.'. Profesör, tahtaya yazılmış olan o iki problemin ev ödevi olmadığını, dünyanın önde gelen matematikçilerinin şimdiye kadar çözememiş oldukları iki ünlü problem olduğunu açıkladı.

Birisi bana onların, iki ünlü çözülememiş problem olduğunu söyleseydi, sanırım onları çözmeyi denemezdim bile. "

Dantzig bu problemlerin şimdiye kadar çözülemediğini bilseydi hiç denemeyecek ve belki de bugün ünlü bir matematikçi olamayacak, biz de onu tanımayacaktık.

Herkesin bir yeteneği, yetkinliği ve potansiyeli var. Yeteneğimizi ve potansiyelimizi bilgi ve tecrübeyle yetkinliğe dönüştürdükten sonra onu kullanmaktan ve deneyimlemekten vazgeçmemeliyiz.

İş hayatında pek çok yetenek kendine güvenmediği, çekindiği, kendini yetersiz hissettiği, başarısız olabileceği korkusu ve önyargısıyla hiç kendini gösteremeden yok olup gidiyor.

Başarmak motivasyonunun en önemli duygusu kendine güvenmek ve cesarete sonrasında da başarmak için çok çalışmak geliyor.

Bilgi, tecrübe ve yeteneklerine inanıp güvenerek çok çalışmaktan vazgeçmeyenler elbet başarılı olacaktır.

Einstein "Cahil insanlar kendilerini mükemmel görmeye, zeki insanlar ise yeteneklerini hafife almaya eğilimlidir" demiş. Lütfen yeteneklerimizi hafife almayalım.