TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çalışanına değer veren firmalar daha VERİMLİ

Yazının Giriş Tarihi: 23.03.2021 10:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.03.2021 10:30

Üretimde verimliliği artırmanın 1930 yılında bilimsel olarak ispatlandığını ve bunun insanı "ekonomik unsur" olarak değil "sosyal unsur" olarak görüldüğünde gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Bu yazımda sizlerle üretimdeki çalışanların verimliliğini artırmak için yapılan Hawthorne Deneyi'ni ve bu araştırmanın sonuçlarını paylaşacağım. Bu çalışmaların insan odaklı yönetimin temelini oluşturduğunu söyleyebiliriz.

1924 yılında yapılan yaklaşık 8 yıl süren bu araştırmaların sonuçları klasik yönetim anlayışına bambaşka bir bakış açısı getirdi. O güne kadar çalışanı bir makine gibi gören ve parasını artırdıkça daha çok çalışacağına inanan yönetim sistemi, insanın duygularıyla ve sosyal yaşamıyla iş hayatında var olduğunu, çalışma motivasyonunu psikolojik ve sosyal etmenlerle beslediğini kabul etmek zorunda kaldı.

ABD'nin Chicago kenti yakınlarındaki Hawthorne kasabasında kurulu elektrik malzemeleri üreten bir firmada çalışanlar üzerinde verimliliği hangi koşulların artırıp azalttığını ölçmek amacıyla başlatıldı. Deney daha çok ısı, ışık, fiziki koşullar gibi somut etkenleri ölçmeye odaklanmıştı. Işık, ısı gibi fiziki koşullar artırılıp azaltıldığında çalışanların veriminin pek etkilenmediği görüldü. Ücret artırıldığında da beklenildiği gibi üretimde ciddi bir artış tespit edilemedi.

Çalışanların verimliliği artmıştı. Ama fiziki koşulların değişmesi sebebiyle değildi. Deney kapsamında araştırmayı yapan asistanların çalışanlarla sürekli diyalog halinde olmasının diğer koşullara göre verimlilikte çok daha etkili olduğunun farkına varıldı. Çalışanlarla konuşulduğunda, sorunları dinlendiğinde, sağlık muayeneleri yapıldığında, özel olarak ilgilenildiğinde, yakınlık gösterildiğinde verimliliklerinin arttığı tespit edildi. Ayrıca çalışanları bireysel değil grup halinde çalıştırıldığında , aralarındaki diyaloğun iyileştirilmesi için sosyal etkinlikler düzenlendiğinde verimliliklerinin artış gösterdiği görüldü.

Deneyi yürüten psikolog Elton Mayo ve arkadaşları üretimdeki verimlilik artışının nedenlerini şu şekilde açıkladı.

a) Çalışma sürelerinin psikolojik ve fiziksel yorgunluğu azaltacak biçimde düzenlenmesi, programlı dinlenme aralarının konması, işçilerin düzenli sağlık kontrollerinden geçirilmeleri, sosyal etkinliklerin düzenlenmesi çalışanların bağlılık duygularını artırdı ve bu verimliliklerine olumlu yansıdı.

b) İşçi kızlar deneyler sırasında 5-8 kişilik küçük gruplardan oluşturdukları için kısa zamanda birbirleriyle tanışma, anlaşma ve duygusal yönden de  bir yakınlaşma olmadığını elde etmişlerdir. Bu da onların birbirleriyle uyumlu, yardımlaşan ve sürekli dayanışma içinde çalışan arkadaş grubu olmalarına yol açmıştır. Karşılıklı sevgi ve güvenin sağlanmış olduğu iş ortamında başarı ve verimlilik sürekli artış göstermiştir. 

c) İşçilerle yapılan mülakatlarda erişilen en önemli sonuç ücret, aydınlanma, sıcaklık, gürültü ve benzeri maddesel ve fiziksel çalışma koşullardan daha da önemli olan işyerindeki moral ortamı, kişiler arası iyi ilişkiler, duygusal anlaşmalar, verimliliği etkileyen temel faktörlerdir.

Hawtorne deneyi 1930 yılında yönetim bilimiyle uğraşan sosyolog ve psikologlar için çığır açan bir tespit olmuştu. "Hawthorne etkisi" terimini ilk olarak dile getiren kişi olan Elton Mayo işçilerin verimliliğindeki artışın nedenini sempati ve iletişime bağlamış ve "Hawthorne Etkisi" (Hawthorne Effect) adını verdiği etkiyi; eğer insanlar bir şekilde kendilerinin gözlemlendiklerini biliyorlarsa, bu süreçte kendi normal davranışlarının dışında bir davranış gösterebilmektedir diye açıklamıştır.

İnsan evde, işte sosyal hayatta duygularıyla varolan ve duygularının etkisiyle davranışlarına yön veren bir varlık. Bu yüzden çalışanlarının duygularını pozitif anlamda değiştiren, onları çalışırken mutlu edebilen firmalar kazanıyor. İşyerinin en önemli kaynağı insandır ve bu kaynağı en verimli şekilde kullanmak istiyorsak çalışanımıza değer vermemiz, bunu da onlara hissettirmemiz  gerekiyor. Çalışanların firmanın en değerli kaynağı olduğunun bilinciyle hareket eden firmaların fark yaratan, itibarlı ve sürdürülebilir karlılıkla büyüyen firmalar olduğunu unutmayalım.

     

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.