TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dozunda Stres İyi Gelir

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2022 11:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2022 11:19

Stres kelimesini duyunca hepimiz irkiliriz. Stresi hayatımızdan çıkarmak için elimizden geleni yapmaya çalışırız. Ama her şey de olduğu gibi stresin de azı karar, çoğu zarar beden ve ruh sağlığımız için…

Hikayeler, masallar, metaforlar konuyu daha iyi anlamamız ve kafamızda canlandırarak unutmamamız için eğitim de çok etkili bir metottur. Bu konuyu da sizlere köpekbalığı ve balık hikayesi ile anlatmak istiyorum. Köpekbalığını burada bizi harekete geçiren stres faktörü, balıkların yaşadığı durumları da stresi yönetmeleri olarak  görebilirsiniz.

Gelelim bilimsel gerçekliği de olan hikayemize…

Japonlar taze balığı  çok sevdiğinden balıkçılar, Japon halkına taze balık bulmak için daha büyük tekneler yaptırıp uzak denizlere gitmeye başlamışlar. Balıkçı tekneleri uzaklara gittikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alıyormuş. Dönüş bir-iki günden daha fazla uzarsa da, balıkçıların tuttuğu balıklar tazeliğini kaybediyormuş.

Balıkçılar bu problemi çözebilmek için  teknelerine büyük soğuk hava depoları yaptırmışlar. Tuttukları balıkları  dondurulmuş olarak saklayarak günlerce balık tutup geri dönmüşler. Ancak Japon halkı taze ile donmuş balık lezzet farkını hissetmiş ve donmuş balıkları istememiş.

Balıkçılar bu defa balıkların canlı bir şekilde kalması için teknelerine büyük balık akvaryumları yaptırmışlar. Bu sefer de balıklar akvaryum içinde hareketsiz bir şekilde, birbirlerine çarpa çarpa günlerce durunca lezzetini yitirmiş. Balıklar canlı imiş ama hareketsiz, uyuşuk vaziyette akvaryumda geldiğinden  denizde hareket halinde olan canlı balık gibi lezzetli değilmiş.  Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıklara da talep göstermemiş..

Balıkları hem canlı hem de lezzetli tutmak için bir araya gelen uzmanlar sonunda şu yöntemi bulmuşlar.  Havuza balıkları harekete geçirerek canlı tutmak  için küçük bir köpekbalığı atılacaktı. Japon balıkçılar yine teknelerindeki akvaryumlara balıkları atıyormuş, ancak yavru köpekbalığı onları sürekli hareket halinde tutuyormuş. Balıklar yol boyunca havuzda köpekbalığı ile mücadele etmek için kaçarken canlılığını yitirmiyormuş. Yolculuk sonunda akvaryumdaki küçük bir miktar balık köpekbalığı tarafından yutulmuştu, ama geride kalanlar son derece sağlıklı ve taze kalabilmişlerdi.

Bu hikayedeki durumları metafor olarak hayatımızda karşılaştığımız problemlerle, stresli ortamlarla karşılaştırırsak şöyle çözümleyebiliriz. Sorunlarımızı görmezden gelip dondurursak onu yok etmiş olmayız, bir gün gelecek buzlar çözülecek ve yine bu sorun ortaya çıkacaktır. Yine sorunlarımızı boş vererek harekete geçmezsek, hayattan kopup içimize kapanırsak, çok fazla rutin yaşarsak, hedefimiz, yaşama ve başarma heyecanımız olmazsa da  akvaryumdaki hareketsiz balıklar gibi yaşarken ölü gibi olur, canlılığımızı kaybederiz. Bizi harekete geçirecek, hedeflerimiz, hayallerimiz ve bunu başarmak için de dozunda bir başarma stresimiz olmalı. Her şey çok rahat, çok kolay, çok erişilebilir, çok basit olunca insanın başarma zevk ve heyecanı duyması da çok zor. Mücadele etmek, zoru başarmak, problem çözmek, insanı diri ve canlı tutar.

Problem sizi ne kadar zorluyorsa ve siz onu adım adım ne kadar çözebiliyorsanız bundan da o derece mutluluk duyarsınız, heyecan duyarsınız ve enerji dolu, canlı, ayakta kalırsınız. Bu hikayeden alınacak kıssadan hisse çok ama stres konusu için hiç stressiz  yaşamın da insanı yavaş yavaş pasifleştirip, monotonlaştırdığını ve tembelleştirdiğini hafızamıza ve bilinçaltımıza kaydedebiliriz.

Yaşadığımız sürece karşımıza problemlerin, problemli insanların çıkması çok normal, bu hayatın doğalı. Biz onlarla mücadele ederken başarmak ve ayakta kalmak için dozunda stres hissediyorsak bu da normal. Önemli olan bu stresli ortamda biz kendimizi nasıl motive ediyoruz, stresimizi nasıl yönetiyoruz. Stresin normal dozunu aştığı noktada da kişiyi depresyona, başarısızlığa, mutsuzluğa ve tükenmişlik sendromuna getirdiğini de unutmayalım. Bu sebeple stresinizi yönetemediğiniz noktada profesyonel destek almanız çok önemli.

Problemimiz, stres kaynaklarımız çok ve çeşitli olabilir. Onları tanıyın, inkar edip yok saymayın, sakin kalmaya ve kendinizi daha sağlıklı düşünmeye zorlayın, daha çok bilgi ve yardım desteği ile de onlarla yaşamayı öğrenin. Özellikle iş hayatında dozunda tatlı bir stres sizi hep diri ve canlı tutacaktır. Problemsiz ve stressiz hayat rutinleşir sıkıcı olmaya başlar ve sizi uyuşuk yapar. Büyüklerimizin de dediği gibi “Nerde hareket, orda bereket”.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.