TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Mütevazi Olmakla Ukala olmak arasındaki hassas denge

Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2022 08:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.02.2022 08:59

İş hayatında bilgilerinizi, yeteneklerinizi anlatırken mütevazi bir tavır mı sergilersiniz, tevazu sahibi misiniz ya da özgüveniniz tavan yaptığı için sınır tanımaz hatta ukala mısınız? Fazla mütevazi olma gerçek sanırlar sözü kendimizi çok da hafife almadan ifade etmemiz gerektiğini çok güzel anlatan ve hatırlatan bir sözdür. Birçok değerli kişi kendisini çok fazla geri planda tuttuğu, kendi değerini yok saydığı ve yok sayılmasına göz yumduğu için hak ettiği değeri görmüyor. Tabi tam tersi kendisini anlatım kısmında ukalalığa kaçan, kendisine aşırı güvenen kişiler ise kendi değerini  düşürüyor, gerçek başarısını gölgeliyor.

Hayatta her şeyde olduğu gibi “denge” ve duracağın sınırı bilmek çok önemli bir kişilik özelliğidir. Kendini anlatmak, yükseklere çıkmak için çaba göstermek, sınırları zorlamak, risk almak iyidir, heyecanı ve motivasyonu diri tutar. Ama bunda aşırıya kaçmak, haddini aşmak, ukalalık boyutuna taşımak bizi itici, antipatik ve güvenilmez kılar.

Aşırı özgüven, cesaret, sınırları aşma, kendi bildiğini yapma konusunda akıl vermek, yol göstermek amacıyla Yunan mitolojisinden anlatılan Daidalus ve oğlu Ikarus’un hikayesini anlatacağım bu yazımda sizlere. Kıssadan hisse bakalım ne alacaksınız bilgi heybenize…

Atinalı mimar ve mucit Daidalus ve oğlu İkarus, Kral Minos'un emriyle bir kulede zindana kapatılır.
Daidalus  ellerindeki balmumunu ve zindanda biriktirdikleri kuşların tüylerini kullanarak oğlu ve kendisi için bu kulenin penceresinden kaçmaya yarayacak bir çift kanat yapar. Babası, Ikarus'a uçarken dikkatli olmasını uçmanın coşkusuna kapılıp güneşe çok yaklaşmamasını yoksa kanatlarının yanacağını, ya da denizin durgunluğuna kapılıp denize çok yaklaşmamasını yoksa kanatlarının ıslanıp düşeceğini söyler.  İkarus uçmaya başlayıp yükseldikçe bu çok hoşuna gider ve babasının söylediklerini dinlemez, yükseldikçe yükselir. Özgürce uçmanın coşkusuyla güneşe fazla yaklaşan Ikarus’un kanatlarındaki balmumu güneşin sıcaklığıyla erir ve kanatları parçalanır ve  Ege Denizi'ne düşerek hayatını kaybeder.

Günümüze kadar ulaşan bu hikaye, bazı ortamlarda 'kendini bilmek', 'abartmamak' gibi alınması gereken derslere ilham vermesi için anlatılır. Dilimizde kullanılan “Yüksekten uçma” sözünün altında da bu hikayenin yattığı söylenebilir belki..

Ünlü yazar Seth Godin, bir konuşmasında aslında İkarus hikayesinin bir çok kişi tarafından yanlış yorumlandığını, madalyonun bir de arka yüzünün olduğundan bahsediyor. Daidalus, oğlu İkarus'a sadece çok yüksekten değil, aynı zamanda çok alçaktan da uçmaması konusunda uyarmıştı. Çünkü bu sefer de denize yakın uçması halinde kanatları nemlenecek ve yine işlevini yerine getirmeyecekti. Godin e göre hikayede yüksekten uçmak kadar alçaktan uçmanın da tehlikelerine değinmek gerekiyor.

Yüksekten uçmak kadar alçaktan uçmak da tehlikeli. Uçabilecek kanatlarımız varsa onları kıyıda uçmak için kullanmayalım, özgürce yükseklere doğru uçalım. Başaracağımıza inanıyorsak sınırlarımızı zorlayalım.  Ama uçarken sınırlarımızı kontrol etmeyi, etrafımızdakileri dinlemeyi, çevresel ve sosyal koşullarla uyumlu hareket etmeyi ihmal etmeyelim.   
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.