Hem iş hem de özel yaşantımız birçok zorlu sınavlardan geçer. Bazı insanların sınavları ise hiç bitmez, biri biter biri başlar. Bu sınavlar bazen istediklerimizi kazandırır, bazen de değerli bir tecrübe…
İş hayatında istediği başarıyı veya kariyeri elde edememiş kişilerle konuştuğumda hep önüne çıkan engelleri ve bunları aşmadaki zorlukları hatta imkansızlıkları anlatırlar. Oysa zirvedeki kişileri dinlediğinizde de onlar da hep yaşadıkları zorluklarda nasıl fırsatlar gördüklerini, nasıl kaybetseler de vazgeçmediklerini ve nasıl çalışıp çabaladıklarını anlatırlar.
Zorluk, mücadele ve kendine güvenme konusu olunca ilk aklıma gelen çok sevdiğim Simurg’un hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ateşinde yanarak küllerinden yeniden doğan, kuşların kurtarıcısı olarak bilinen SİMURG diğer bilenen adıyla Anka Kuşu Pers mitolojisinde ortaya çıkan ve zaman içerisinde doğudaki hikâye ve efsanelerde de yer almaya başlamış hayal ürünü mucizevi bir kuştur.
Efsaneye göre her şeyi bilen, her sorunu çözebilme gücüne sahip, cesaretli, akıllı bir bilge bir kuş varmış. Bu bilge kuşu o güne kadar hiçbir kuş görmemiş ama herkes ona büyük bir hayranlık ve saygı duyuyormuş. Bu kuşun Kaf Dağının arkasında çok uzak bir tepede yaşadığı biliniyormuş ama hiç giden ve gören olmamış. Bir gün kuşlardan biri yerde o güne kadar hiçbir kuşta görmedikleri kadar büyüleyici bir güzelliğe sahip bir kuş tüyü bulmuşlar. Kuşlar bu tüyün Simurg kuşuna ait olduğuna karar vermişler ve Simurg’un onların bulunduğu yere gelebildiğine göre onlar da Simurg’un yaşadığı yere gidebileceklerine inanmışlar. Binlerce kuş toplanmış ve hep beraber Simurg’un bulunduğu Kaf Dağı’na uçmaya ve onu bulmaya karar vermişler. Onu bulduklarında bütün sorunlarını onun çözebileceğine ve daha mutlu olacaklarına inanmışlar.
Binlerce kuş yola çıkmış ama Simurg’u Kaf Dağı’nda bulmadan önce 7 büyük çeldirici vadiyi geçmeleri gerekiyormuş. Bu vadileri iş hayatının farklı evrelerinde kariyer basamaklarında ilerlerken karşılaşılan insanların sınandığı ortamlar olarak da değerlendirdim ben…
İlk vadi kuşların her istediğinin önüne geldiği, hiç çalışmadan yiyip içtikleri “İstek Vadisi” imiş. Kuşların bir kısmı burası rahat deyip Simurg’u aramaktan vazgeçmiş ve geri dönmüş. İkinci vadi kuşların aşkı buldukları “Aşk vadisi” olmuş. Aşkını bulduğuna inanan her kuş da bu vadide kalmış ve ilerlemekten vazgeçmiş. Bu vadinin ardından üçüncü vadi olarak “Cehalet Vadisi” gelmiş, kuşların bir kısmı da bu vadide hiçbir şeyi sorgulamadan,düşünmeden başka kuşların himayesine girerek yaşamaktan mutlu olmuş ve daha fazla gitmekten vazgeçmiş. Dördüncü Vadi “İnançsızlık Vadisi” imiş. Buraya gelen kuşlarda da her şeye karşı bir inançsızlık başlamış. Simurg’u bulacaklarına inanmıyorlarmış, Kaf Dağı’na uçabileceklerine inanmıyorlarmış, kendilerine ve arkadaşlarına bu işi başaracaklarına dair inanmıyorlarmış. Bu duygularla kuşların bir kısmı da bu vadide bu yorucu yolculuktan vazgeçmişler. Kalan kuşlar uçmaya devam etmiş ve beşinci vadi olan “Yalnızlık Vadisi” ne gelmişler. Bu vadide de her kuş kendini çok yalnız ve tek başına hissetmeye başlamış. Hiçbir kuşu kendine yakın görmüyor ve her şeyi tek başına yapmak zorunda olduğuna inanıyormuş. Kendini çok yalnız hisseden kimseyi kendine yakın görmeyen kuşlardan bir kısmı da bu vadide daha fazla bu ekiple ilerlemekten vazgeçmiş, yalnızlığı tercih etmiş. Kalan kuşlar uçmaya devam etmiş ve altıncı vadi olan “Dedikodu Vadisi” ne gelmişler. Bu vadide de Simurg’un olmadığna dair dedikodular yayılmış ayrıca her kuş birbiri hakkında dedikodu yapmaya ve sürekli arkasından konuşmaya başlamış. Bu dedikodulara kendini kaptıran, duyduğu dedikodulara inanan kuşların bir kısmı da bu vadiden sonra daha fazla uçmamaya karar vermiş. Kalan kuşlar yollarına devam etmişler ve son vadi olan “Ego Vadisi” ne gelmişler. Bu vadide de tüm kuşlara bir üstünlük egosu gelmiş. Her kuş kendini diğer kuştan daha önemli, daha güzel ve daha özel hissediyormuş. Bu son vadide de son kalan kuşlar arasında büyük kavgalar çıkmış. Bu vadide yaşanan olaylardan sonra da kuşların bir kısmı geri dönmeye daha fazla uçmamaya karar vermiş.
Yüzlerce kuşun çıktığı bu maceralı yolda geriye sadece 30 kuş kalmış. Bu kuşlar yedi zorlu vadiyi her tür yaşattığı çeldirici duygulara rağmen aşarak, hedeflerinden vazgeçmemiş, her daim kendine ve birlikte olduğu ekibe güvenen cesaretli kuşlarmış. Kaf Dağı’na hep beraber uçmuşlar ve Simurg’un yuvasına vardıklarında Simurg’un olmadığını gerçek Simurg’ların her tür zorluğu aşmış olan kendileri olduğunu anlamışlar. Çünkü Farsça’da Si Otuz, Murg da Kuş demek ve bu cesur ve inançlı 30 kuş da Simurg’dur.
Hedeflerimize her tür engel ve olumsuzluğa rağmen ilerleme cesareti motivasyonu duyuyorsak bizler de Simurg kuşuyuz ve her yaşanan zorlukta belki yanarız ama küllerimizden de yeniden doğmayı biliriz.