Yaşamak için Hareket Et

Köpekbalıklarının hareket etmeyi bıraktığında dibe battıklarını ve bazen de dipte nefes alamayıp öldüğünü biliyor muydunuz? Sürekli yüzmek, hareket etmek köpekbalıkları için hayati bir fonksiyon. Yaşamak için hareket etmeleri gerekiyor.

Bu bilgiden yola çıkarak  düşündüğümüzde aslında her canlı için hareket etmenin, sürekli aktif olmanın, çalışmanın, üretmenin ne kadar hayati önem taşıdığını söyleyebiliriz.

Atasözlerimiz bile bizi hareket etmek yönünde  motive ediyor. Ne güzel atasözlerimiz var... İşleyen demir ışıldar, Akan su yosun tutmaz, Nerede hareket orada bereket, Emek olmadan yemek olmaz... Bir de bisiklet örneği çok güzel metafordur hayat için. Bisiklet de pedalı çevirdiğin sürece gider, pedalı çevirmeyi kesip durduğun an ayakların yere basmıyorsa düşersin. Düşmemek için hep pedalı çevirmek gerekir.

Kişinin de kendini hayata bağlayacak, yaşamdan zevk almasını sağlayacak şekilde maddi veya manevi kazanca yönelik çalışması, üretmesi gerekiyor ki hayatı "anlam" kazansın, değerli olsun. Anlam yüklü hayat çok daha coşkulu ve mutlu geçer. Bittiğinde de arkasında güzel izler, hatıralar bırakır.

İnsanlar için hareket etmek ne kadar hayatiyse kurumlar için de o kadar hayati bir durumdur. Kurumların da sürekli hareket halinde, eylem içerisinde olması, sürekli kendini geliştirmesi ve yenilemesi gerekiyor. Özellikle belli bir başarıyı yakaladıktan sonra atalete giren ve hiç hareket etmeden mevcut düzeniyle ilerleyen firmalar bir süre sonra piyasada çok geri kalacak ve belki de yok olup gidecektir. Hareketsizlik, hareketsizliği doğurur ve belli bir süre sonra piyasanın çok gerisinde hantal bir yapı oluverirler.

Yönetim gurularından Marshall Goldsmith bizleri bu günlere getiren şeyler yarınlara götürmeyecek diyerek hem kişilerin hem de kurumların geçmişinden güç alıp gelecek için yeni şeyler yapması gerektiğini vurguluyor.  İşlerimizi, süreçlerimizi, bakış açımızı gelecek trendlerine göre yenilememiz sürekli hareket halinde olarak günceli takip etmemiz gerekiyor. Kurumlar için sürekli gelişim şart. Gelişimi durdukları an, hızla gerilemeye başlayacaklar.

Kurumların rekabet etmek yerine rekabet üstü olmayı tercih etmesi gerekiyor. Stratejinin tanımlarından biri rekabet üstü olmak için belirlenen yollardır. Kurumların enerjisini rakiplerini geçmeye harcamak yerine onların rekabet edemeyeceği kulvarlara sıçramaya harcaması gerekiyor. Dünyada en çok satanlar listesinde yer alan "Mavi Okyanus Stratejisi" kitabında Chan Kim ve Renee Mauborgne geleceğin önde gelen şirketlerinin rakipleriyle mücadele vererek değil, çekişmesiz pazar alanında "mavi okyanuslar" yaratarak başarılı olacağını savunuyor. Herkesin kıyasıya rekabet ettiği kanlı "kızıl okyanus" lardan mavi okyanuslara geçmeye doğru stratejiler kurmamız gerekiyor.  Bu da inovasyonla, teknolojiyle, yaratıcı hizmet ve ürünlerle, sürdürülebilir politikalarla olur. Bunun içinde durmadan hareket etmek, hareket ettiğimizde de enerjimizi doğru ve güzel işler için harcamamız lazım.

Akıl ve ruh sağlımız, refahımız ve mutluluğumuz için hep hareket halinde olalım. Ve her şeyin tek bir adımla başladığını da unutmayalım...