TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yüksek Performansın Düşmanı "Impostor Sendromu"

Yazının Giriş Tarihi: 05.10.2021 12:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.10.2021 12:09

Son yıllarda insanların duygu ve davranış dünyasına ait birçok sendromla karşılaşıyoruz. Bunlardan en popüleri de "Tükenmişlik Sendromu" oldu. İş hayatından bunalan, özellikle uzun yıllar yönetim kademelerinde yer almış kişilerin bu sendromu yaşadığını söylediğini duyduk, gördük.

Bu hafta yine iş dünyasında son yıllarda sıkça duymaya başladığımız, popüler sendromlardan biri olan iş hayatında da kariyerin önündeki en büyük engellerden biri olan "Impostor Sendromu"ndan bahsetmek istiyorum.

Einstein'dan John Steinbeck'e, Kate Winslet'tan Jodie Foster'a kadar, pek çok başarılı insanın zaman zaman içine düştüğü Impostor Sendromu, kişinin ne kadar bilgili ve tecrübeli olursa olsun başarısını küçümseyip kendini yetersiz hissetme halidir. İç sesinin sürekli olumsuza odaklanmasına, kötü senaryoyu yazmasına izin verip bunları da ciddiye alarak harekete geçememe, kendini etkisiz ve değersiz hissetme halidir.  Üst düzey yöneticilerde, sanatçılarda, çok iyi okullarda okuyan öğrencilerde ve iyi diploma sahibi kişilerde daha sık rastlanan bu sendromu özellikle kadınların daha sık yaşadığı görülmüş. Bu sendrom, mükemmeliyetçi, titiz, kaygılı ve her zaman daha iyisi için mücadele eden insanlarda daha sık karşılaşılabilen bir sendromdur.

Kadınların kendini yetersiz hissetme haliyle ilgili farklı bir araştırmayı da sizlerle paylaşmak isterim bu vesileyle. Araştırmalar iş başvurusunda erkeklerin istenilen özelliklerin %50'den fazlasını karşıladığı taktirde rahatlıkla o işe başvurduğunu ama kadınların bazen %100'ünü karşılasa bile kendini yeterli görmeyip o işe başvurmadığını göstermiş. Kadınların beğeni, mükemmellik, başarı ve yeterlilik kriterleri genelde erkeklerin çok üzerinde ve bu sebeple de yetersizlik hissini daha sık yaşıyor. Kesinlikle yapabileceği bir işe başvurmuyor, hak ettiği pozisyon için talepte bulunmuyor, doğru bildiği bir konuda insiyatif almıyor, yetkin olduğu bir konuda girişimci olamıyor. Araştırmalara göre sanılanın aksine başarılı kişilerin başarı basamaklarını tırmandıkça yetersizlik endişesi artıyor, özgüvenleri ise azalma eğiliminde oluyor. Başarılı insanların yeterlilik kriterleri çıtanın çok üzerinde olunca var olanı beğenmeme ve yeterli görmeme halinin hasıl olduğunu düşünüyorum.

İş hayatında birçok insanın bu sendroma hastalık boyutunda yakalanmasa da sık sık kendini yetersiz hissettiği bir gerçek. Bazen bu yöneticiler tarafından, bazen iş arkadaşları tarafından, bazen ailesi tarafından yapılan telkinlerle oluyor ve kişi kendini yetersiz hissedip kendi kabuğuna çekilebiliyor. Birçok yetenekli ve yetkin insan kendini yetersiz hissettirdikleri için kendi potansiyelini kullanamıyor, performans gösteremiyor ve köreliyor. Başarılı olmak isteyen, fark yaratmak isteyen kurumların çalışanların özgüvenlerini yok etmek yerine tam tersi özgüvenlerini pekiştirecek, kendini iyi hissettirecek, performansını en üst noktaya taşımasına destek verecek yöneticilere ve iş insanlarına ihtiyacı var. Çalışanı değerli hissettirecek kurum kültürünü oluşturan ve sürdürülebilir kılan firmalar için gelecek güzel gelecek.

Herkesin derin bir okyanus ve büyük bir potansiyel olduğuna inanan insan sevgisi ile dopdolu Hz. Mevlana'nın güzel bir sözü ile bitirmek istiyorum. "Kendini okyanusta bir damla sanma. Bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun."

Kendi okyanusumuzun güzelliklerini keşfedelim. 

*** Bu sendromu iş hayatında yoğun yaşayanların uzman bir psikologdan destek alması gerekiyor. Üst boyutta yaşanılan durumlarda kişiyi iş hayatından ve sosyal hayatından uzaklaştıran ve hayattan koparan bir sendrom. Uzmanlara danışınız...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.