
Yıllık plastik atık miktarı 2060'da 1 milyar tona ulaşabilir
Dünya genelinde 2019'da 353 milyon ton plastik atığı oluştuğunu kaydeden Tyndall, "Sadece OECD ülkeleri plastik atıkların neredeyse yarısını üretiyor." ifadesini kullandı.
Tyndall, ABD'nin dünya genelinde plastik atıkların yüzde 20'sinden fazlasını, Çin'in yüzde 19'unu, Avrupalı ülkelerin yüzde 19'unu, Hindistan'ın ise yüzde 5'ini ürettiğini, plastik atıkların geri kalanının ise diğer ülkelerden kaynaklandığını anlattı.
Geri dönüşümün plastik atıkların yol açtığı kirliliği önlemedeki rolünü vurgulayan Tyndall, "2019'da üretilen plastiklerin yalnızca yüzde 9'u geri dönüştürüldü; yani üretilen 353 milyon tonluk plastik atıkların yaklaşık yüzde 33 milyon tonu geri dönüştürüldü. Bu oran uzun süre çok düşük seviyede kaldı. Bunu artırmak çok zordu." değerlendirmesinde bulundu.
Tyndall, yıllık plastik atık miktarının 2060'a kadar 1 milyar tona ulaşabileceğine dikkati çekerek, "(Bu kirliliğin) Olumsuz etkileri farklı biçim ve şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin plastik atıklar yakıldığında, insan ve hayvan sağlığı için zararlı olan sera gazı emisyonlarına ve aynı zamanda hava kirliliğine neden olabilir." dedi.
Tyndall, mikroplastiklerin okyanusun çevresindeki hayvanlar için zararlı olduğunun altını çizerek, "Plastik ağlara ve denize atılan başka çeşit plastiklere dolanmış şekilde kaplumbağa veya deniz kuşlarının fotoğraflarını hepimiz gördük. Plastik objeleri yemek sanabiliyorlar ve içinde sıkışıp kalabiliyorlar." diye konuştu.
Artan plastik kirliliğin okyanusların karbondioksit tutma kapasitesini olumsuz etkilediğini kaydeden Tyndall, plastik kirliliğinin hem turizm hem de sürdürülebilir balıkçılık için olumsuz etkilerine dikkati çekti.
Şu anda yürütülmekte olan uluslararası plastik anlaşması müzakerelerinin bu sorunlara çözüm bulma yolunda etkili olacağını umduğunu dile getiren Tyndall, OECD'nin "Küresel Plastik Görünümü" başlıklı raporunun, dünya çapında plastiklerin tüm yaşam döngüsü boyunca sıkı politikalar uygulanmasının, plastik kirliliği ve atıkları sorununun çözümüne katkı sağlayabileceğini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Tyndall, bu politikaların tüm ülkeler tarafından uygulandığı takdirde, 2040'a kadar plastik kirliliğinin yüzde 96 azaltılabileceğini, plastiklerin geri dönüşüm oranının yüzde 9'dan yüzde 59'a yükselebileceğini ifade etti.
Geri dönüşümün, "döngüsel ekonomi uygulamalarını artırdığını" ve "yeşil istihdam" fırsatları sunduğunun altını çizen Tyndall, "Bu geri dönüşüm oranını yükseltmek kolay bir iş değil çünkü teknik, ekonomik sorunlar ve altyapı sorunları var. Mevcut durumda, bileşenleri nedeniyle geri dönüştürülmesi zor olan plastikler var." diye konuştu.
Birçok ülke, tek kullanımlık plastiklerin kullanılmasını yasakladı
Tyndall, kontamine (kirli) olması nedeniyle geri dönüşümde kullanılamayan veya dizaynı nedeniyle geri dönüşüme elverişli olmayan plastik ürünler olduğunu ifade ederek, "Ambalajlar gibi bazı plastik çeşitlerinin çok kısa ömrü olduğunu hatırlamak gerekir; bu ambalajların ortalama ömrü 6 ay olarak hesaplanır." dedi.
Plastik üretimi ve talebi sınırlandırmaya yönelik önlemlerin de raporda tavsiye edildiğini dile getiren Tyndall, birçok ülkenin kozmetik ürünleri de dahil olmak üzere tek kullanımlık plastiklerin kullanılmasını yasaklamasını örnek gösterdi.
Tyndall, "Yeniden kullanım, onarılabilirlik ve dayanıklılığı teşvik edecek norm veya eko-tasarım kriterleri uygulanabilir." diyerek, atıkların geri dönüşümünü sağlayacak önlemler alınabileceğini anlattı.
Jo Tyndall, "Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) planları üzerine yoğun çalışmalar yürüttük. Bunlar, plastiklerin ayrı toplanması ve geri dönüşümü maliyetlerini karşılayacak geliri oluşturmak ve üreticileri çevresel etkileri dikkate alarak ürün tasarım yapmaya teşvik etmek amacıyla geliştirildi." ifadelerini kullandı.