Diyarbakır - İş hayatında tecrübe ve tarihsel hafızanın önemi
Diyarbakır - İş hayatında tecrübe ve tarihsel hafızanın önemi
Çok eski, asırlık bir şehir Diyarbakır.Yontma Taş Devrine kadar uzanan tarihi ile pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Mezopotamya bereketli hilalinin en kuzey ucu olan Diyarbakır, birikimiyle farklı kültürlere ışık tutmuş ,onları beslemiş ve onlarla yenilenmiştir.
Oluşturulma Tarihi: 4 Ekim 2023, Çarşamba 10:35
Gün içinde hedefe kitlenmiş şekilde bir toplantıdan ötekine yetişmeye çalışırken ”beni de gör” diyen bir çift göz bakar ya, işte Diyarbakır öyle baktı bana. Kadim bilgimi gör, tarihimi dinle ve beni anlat dedi adeta. Biz görmesek de gül küsmez ve açmaya devam eder ama insan öyle değildir. İnsan sosyal bir varlıktır; tanınmak ister, anlatmak ister, hafızalarda yer etmek ister. İşte Diyarbakır da böyle bir şehir, tarihsel hafızası geniş ve anlatılması gereken bir yer.
Yedi bin yıldır ayakta kalmayı başarmış olan Diyarbakır Kalesi dünya tarihi için evrensel bir miras. Volkanik, sert bazalt taşından yapıldığı için kale hala sapasağlam ve 5 km uzunluğundaki surları Çin Seddi’nden sonraki en uzun savunma kalesi. Yüksek surlara tırmanmak için belirli aralıkla merdivenler var. Böylece bölgede yaşayanlar surlar üzerinde yürüyüş yapabiliyor. Kalesinin surları üzerinde gezintiye çıkılabilen nadir yerlerden Diyarbakır. Halkı ile içe içe bir yaşam sunan Diyarbakır Kalesi, günümüz liderine “ekibini sapasağlam çevrele, onları gör ve dahil et” mesajı veriyor sanki.
Diyarbakır’ın her köşesi beşiklik ettiği uygarlıkların hikayeleriyle dolu.Muazzam bir tarih ve derinlik var şehirde.Dört Ayaklı Minaresi,Ermeni Kilisesi,Sur içi Sokakları,Körtik Tepe ve Diyarbakır Arkeoloji Müzesi de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.Hem uygarlıklara ışık tutmuş hem de onlarla her seferinde yenilenmiş. Şirketlerin demirbaşı çalışanı gibi Diyarbakır,onlarsız olmaz.İş hayatında tecrübe ve tarihsel hafızanın önemini anlamak için daha çok Diyarbakır iyi gelsin hepimize.
Şehrin gıda ihtiyacını karşılamak için Diyarbakır Kalesinin hemen dışında binlerce yıl önce tasarlanan Hevsel Bahçeleri günümüzde de ürün vermeye devam ediyor. Biyoçeşitliliği ve pek çok canlıya habitat olması sebebiyle 2015 yılında “Unesco Dünya Mirası Listesi”ne girmiş bu bahçe. Binlerce yıldır dayanıklı olan kale ve Hevsel Bahçeleri bir yandan omuz omuza diğer yandan keskin bir şekilde ayrılar.Bu durumu iş hayatına modellediğimizde görev ve sorumlulukları net bir şekilde ayrılan ekiplerin kendi etki alanlarında daha omuz omuza olacağını söyleyebiliriz.Tarihsel hafıza yine devreye giriyor ve “Sen kalesin koru bizi ve sen tarlasın besle bizi” diyor.Tam bir netlik var.Hem kalenin hem de Hevsel Bahçeleri’nin binlerce yıllık dayanıklılığı tesadüf olmasa gerek.
Dicle Nehri’nin üzerinde süzülen 10 Gözlü Köprü şehrin gözcüsü gibi.Kaleye ve Hevsel Bahçelerine uzaktan bakarak “güvendesiniz, sizi izliyorum” diyor sanki.Köprü, 172 metre uzunluğunda ve her an eğlenceye hazır bir şekilde ziyaretçilerini bekliyor.Üzerindeki davulcu ve zurnacı sürekli müzik yaparak gelenleri halaya davet ediyor.İki kişi halaya durunca biranda kuyruklar oluşuyor. Kendine has bir samimiyeti var 10 Gözlü Köprü’nün.Hem eski hem eğlenceli.Hani bazı çalışanlar vardır;çok tecrübelidir ama uzaktan sert göründüğü için yanına yaklaşmaya korkarsın.Ama bir cesaret toplayıp yanına gittiğinde çok keyifliymiş dersin.İşte 10 Gözlü Köprü de öyle, hem eski hem eğlenceli.
Ulu Camii,Diyarbakır’ın en önemli yapılarından biri.Hem dünyanın en eski ibadethanelerinden hem de Anadolu’nun ayakta kalan ve kullanılan en eski camiisi.Hz. Musa döneminde Sinagog, Hz. İsa döneminde kilise ve sahabelerin fethinden sonra da camii olarak kullanılan Ulu Camii İslam alemininin beşinci sıradaki “Harem-i Şerif”i.Yani Kabe’ye birşey olması durumunda İslam dünyasının buluşması planlanan 4.sıradaki yeri.Hem etkileyici bir mimari hem de tarihe tanıklık etmiş bir yapı.
Diyarbakır hem üreten hem de ürettiğini paylaşan bir şehir. Her köşe başında atölyeler var: mum atölyesi,tespih atölyesi,kuru çiçek atölyesi,cam atölyesi,taş atölyesi,...gibi.Hem zanaatkar hem de paylaşımcılar.Tecrübe ve deneyimlerini aktarmaya can atıyorlar, herkes doğal mentör sanki. Öğretmek isteyenle öğrenmek isteyeni buluşturabilmek şirketler için de çok önemli.İç eğitmenlik, mentörlük ve koçluk programları tecrübenin ve kurum hafızanın paylaşılması adına çok etkin programlar.Hem kurum hafızasına hem de kurum kültürüne katkısı büyük.Diyarbakır bunu en doğal haliyle yapıyor.Her yerde atölyeler var.Bu kadar üretken bir şehir pek çok özgün insana da ilham olmuş.Ahmed Arif Müzesi ve Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi de keşfedilecek güzel yerler arasında.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Diyarbakır - İş hayatında tecrübe ve tarihsel hafızanın önemi
Çok eski, asırlık bir şehir Diyarbakır.Yontma Taş Devrine kadar uzanan tarihi ile pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Mezopotamya bereketli hilalinin en kuzey ucu olan Diyarbakır, birikimiyle farklı kültürlere ışık tutmuş ,onları beslemiş ve onlarla yenilenmiştir.
Oluşturulma Tarihi: 4 Ekim 2023, Çarşamba 10:35
Gün içinde hedefe kitlenmiş şekilde bir toplantıdan ötekine yetişmeye çalışırken ”beni de gör” diyen bir çift göz bakar ya, işte Diyarbakır öyle baktı bana. Kadim bilgimi gör, tarihimi dinle ve beni anlat dedi adeta. Biz görmesek de gül küsmez ve açmaya devam eder ama insan öyle değildir. İnsan sosyal bir varlıktır; tanınmak ister, anlatmak ister, hafızalarda yer etmek ister. İşte Diyarbakır da böyle bir şehir, tarihsel hafızası geniş ve anlatılması gereken bir yer.
Yedi bin yıldır ayakta kalmayı başarmış olan Diyarbakır Kalesi dünya tarihi için evrensel bir miras. Volkanik, sert bazalt taşından yapıldığı için kale hala sapasağlam ve 5 km uzunluğundaki surları Çin Seddi’nden sonraki en uzun savunma kalesi. Yüksek surlara tırmanmak için belirli aralıkla merdivenler var. Böylece bölgede yaşayanlar surlar üzerinde yürüyüş yapabiliyor. Kalesinin surları üzerinde gezintiye çıkılabilen nadir yerlerden Diyarbakır. Halkı ile içe içe bir yaşam sunan Diyarbakır Kalesi, günümüz liderine “ekibini sapasağlam çevrele, onları gör ve dahil et” mesajı veriyor sanki.
Diyarbakır’ın her köşesi beşiklik ettiği uygarlıkların hikayeleriyle dolu.Muazzam bir tarih ve derinlik var şehirde.Dört Ayaklı Minaresi,Ermeni Kilisesi,Sur içi Sokakları,Körtik Tepe ve Diyarbakır Arkeoloji Müzesi de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.Hem uygarlıklara ışık tutmuş hem de onlarla her seferinde yenilenmiş. Şirketlerin demirbaşı çalışanı gibi Diyarbakır,onlarsız olmaz.İş hayatında tecrübe ve tarihsel hafızanın önemini anlamak için daha çok Diyarbakır iyi gelsin hepimize.
Şehrin gıda ihtiyacını karşılamak için Diyarbakır Kalesinin hemen dışında binlerce yıl önce tasarlanan Hevsel Bahçeleri günümüzde de ürün vermeye devam ediyor. Biyoçeşitliliği ve pek çok canlıya habitat olması sebebiyle 2015 yılında “Unesco Dünya Mirası Listesi”ne girmiş bu bahçe. Binlerce yıldır dayanıklı olan kale ve Hevsel Bahçeleri bir yandan omuz omuza diğer yandan keskin bir şekilde ayrılar.Bu durumu iş hayatına modellediğimizde görev ve sorumlulukları net bir şekilde ayrılan ekiplerin kendi etki alanlarında daha omuz omuza olacağını söyleyebiliriz.Tarihsel hafıza yine devreye giriyor ve “Sen kalesin koru bizi ve sen tarlasın besle bizi” diyor.Tam bir netlik var.Hem kalenin hem de Hevsel Bahçeleri’nin binlerce yıllık dayanıklılığı tesadüf olmasa gerek.
Dicle Nehri’nin üzerinde süzülen 10 Gözlü Köprü şehrin gözcüsü gibi.Kaleye ve Hevsel Bahçelerine uzaktan bakarak “güvendesiniz, sizi izliyorum” diyor sanki.Köprü, 172 metre uzunluğunda ve her an eğlenceye hazır bir şekilde ziyaretçilerini bekliyor.Üzerindeki davulcu ve zurnacı sürekli müzik yaparak gelenleri halaya davet ediyor.İki kişi halaya durunca biranda kuyruklar oluşuyor. Kendine has bir samimiyeti var 10 Gözlü Köprü’nün.Hem eski hem eğlenceli.Hani bazı çalışanlar vardır;çok tecrübelidir ama uzaktan sert göründüğü için yanına yaklaşmaya korkarsın.Ama bir cesaret toplayıp yanına gittiğinde çok keyifliymiş dersin.İşte 10 Gözlü Köprü de öyle, hem eski hem eğlenceli.
Ulu Camii,Diyarbakır’ın en önemli yapılarından biri.Hem dünyanın en eski ibadethanelerinden hem de Anadolu’nun ayakta kalan ve kullanılan en eski camiisi.Hz. Musa döneminde Sinagog, Hz. İsa döneminde kilise ve sahabelerin fethinden sonra da camii olarak kullanılan Ulu Camii İslam alemininin beşinci sıradaki “Harem-i Şerif”i.Yani Kabe’ye birşey olması durumunda İslam dünyasının buluşması planlanan 4.sıradaki yeri.Hem etkileyici bir mimari hem de tarihe tanıklık etmiş bir yapı.
Diyarbakır hem üreten hem de ürettiğini paylaşan bir şehir. Her köşe başında atölyeler var: mum atölyesi,tespih atölyesi,kuru çiçek atölyesi,cam atölyesi,taş atölyesi,...gibi.Hem zanaatkar hem de paylaşımcılar.Tecrübe ve deneyimlerini aktarmaya can atıyorlar, herkes doğal mentör sanki. Öğretmek isteyenle öğrenmek isteyeni buluşturabilmek şirketler için de çok önemli.İç eğitmenlik, mentörlük ve koçluk programları tecrübenin ve kurum hafızanın paylaşılması adına çok etkin programlar.Hem kurum hafızasına hem de kurum kültürüne katkısı büyük.Diyarbakır bunu en doğal haliyle yapıyor.Her yerde atölyeler var.Bu kadar üretken bir şehir pek çok özgün insana da ilham olmuş.Ahmed Arif Müzesi ve Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi de keşfedilecek güzel yerler arasında.
Galeriler