Avdagiç, ihracatçının ve üreticilerin finansmana ulaşamamasının bir açmazı bulunduğunu kaydederek, mevcut kur politikası ile rekabetçiliğin gerilediğini bu sebeple daha düşük karlarla üretim ve ihracat yapıldığını söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 18.02.2025 10:02
Haber Güncellenme Tarihi: 18.02.2025 10:05
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.kadinveekonomi.com
"BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET" AÇIKLAMASI
Avdagiç, asgari ücretin yılın ikinci yarısında artırılıp artırılmayacağına ve bölgesel asgari ücret tartışmalarına değinerek, "Asgari ücrete ne sadece 1 Ocak 2025 rakamıyla bakmak lazım, ne de Türkiye'de sloganik düzeyde eşitlikçi, karşılığı, temeli olmayan bir yaklaşımla bakmak lazım. Her iki konuyu da dikkatlice inceleyip, süreci daha yönetilebilir bir noktaya taşımamız lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
İTO olarak bölgesel asgari ücreti gündeme getirdiklerini hatırlatan Avdagiç, şu ifadeleri kullandı:
"Anayasaya aykırıdır, insan haklarına aykırıdır diye eleştiri getirenler oldu, şimdi onları biz izliyoruz. Şu anda onlar bunu gündeme getiriyorlar. Halbuki eğer bu anayasaya, insan haklarına, eşitliğe aykırıysa, o zaman teşviklerde uygulan farklılıklar, 1'inci bölgeden 6'ncı bölgeye kadar farklılıklar aykırı olmuyor mu? Yani ben İstanbullu yatırımcı olarak sıfır teşvik alıyorum, İstanbul'da hiçbir sektörün teşviki yok ama teşvik alan bölgeler var. O zaman bu da İstanbullu yatırımcıya karşı bir eşitsizlik değil mi? Bunu böyle dar kalıplarla, sloganik yaklaşımlarla ele almak asla doğru değil. Türkiye'nin gerçeklerini dikkate almak lazım."
Avdagiç, Türkiye'nin belli bölgelerinde, özellikle geleneksel iş kollarında çalışan, çok yoğun istihdam bulunduğunu ve o istihdamın korunması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin gelişmekte olan bölgelerindeki bir tekstil yatırımında çalışan 2-3 bin kişi, o şehirdeki sosyal dengeyi, huzuru sağlayan en önemli unsurların başında geliyor. Dolayısıyla İstanbul'da belli bir ücretle çalıştıramadığınız insanlara, orada o ücreti verdiğiniz zaman hem onlar bu ücretle çalışmaya devam edebiliyorlar hem de o şehrin huzuruna, sosyal hayatına olumlu katkı sağlayabiliyorlar. İşletmeler süreçlerini devam ettirebiliyorlar. Buna biraz daha geniş bir spektrumda bakmak lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
Avdagiç, portföy yatırımlarının önemli olduğunu ama greenfield (sıfırdan) yatırımların daha da değerli olduğunu vurgulayarak, "Yatırımın Çin'den geleni için de Avrupa ve Amerika'dan geleni için de aynı şeyi söylüyoruz. Burada önemli olan yeni yatırım yapacak firmaların Türkiye'yi sadece bir 'ara istasyon' olarak değil, gerçekten belli somut üretimlerini yaptıkları ve üretim kabiliyetlerini gerçek anlamda kullandıkları, Türkiye'de onlara hizmet verecek tedarik sanayinin kapsamlı bir şekilde devreye alınacağı bir politikanın devreye girmesi ve bu yatırımlara teşvik verilirken Türkiye'de faaliyet gösteren firmaların bu süreçten zarar görmemesine özen göstermek doğru olacaktır." diye konuştu.
Suriye'nin yeniden yapılanma sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Avdagiç, "Türkiye'de Suriyeli misafirlerimizin önemli bir kısmı sığınmacı olarak değerlendirildi ve ucuz iş gücü olarak görüldü. Halbuki gözden kaçan bir durum var. Türkiye'de faaliyet gösteren Suriye asıllı insanların Türkiye'de kurduğu firmaların burada Türkiye adına üretim yaptıklarını, dünyanın dört bir yanında fuarlara katıldığını görüyoruz. İstanbul ve diğer illerdeki Suriyeli iş insanlarının kurduğu firmalar, sahip olduğu ticari bağlantılar önümüzdeki dönemde Suriye ile ilişkilerimizin geliştirilmesinde çok ciddi bir katma değer sağlayacaktır. Onların bir kısmı Türkiye'deki üretim araçlarını, üretim kabiliyetlerini Suriye'ye taşıyacaklardır. Ülkemizdeki Suriyeli müteşebbisler Suriye’de Türkiye’nin gücü ve güvenilir partnerleri olacaklardır." açıklamasını yaptı.
Avdagiç, Suriye'nin mevcut girişimci grubuyla çok hızlı bir şekilde ekonomisini toparlama kabiliyetine sahip olacağını belirterek, "Suriye'ye birkaç boyutlu bakmak gerek. Özellikle oraya, hızlı bir geri dönüş olacak. Dolayısıyla bu dönüşe bağlı olarak tüketimde bir artış olacak. Bu tüketimi karşılamak için mutlaka üretimle ilgili önemli atılımlar yapılacak. Suriye dışında Türkiye, Lübnan, Irak ve diğer komşu ülkelerde yaşayan, hatta şu anda Avrupa'da bulunan 1,5 milyona yakın Suriye vatandaşı var. Dolayısıyla bunların büyük bir katkısı olacağına eminim." diye konuştu.
Suriye'ye geçiş kapılarının hızlıca iyileştirildiğini ve kapasitelerinin artırıldığını kaydeden Avdagiç, Türkiye'de özellikle son 15 yılda yaşamış olan Suriyeli girişimcilerin yapacağı yatırımlarla iki ülkenin ticaret hacminin artabileceğini söyledi.
Avdagiç, söz konusu yatırımların yalnızca Suriye ile ticareti artırmakla kalmayacağını, Suriye üzerinden komşu ülkelere de daha fazla mal satma imkanı sağlayacağını sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Avgadiç'ten 'bölgesel asgari ücret' açıklaması!
Avdagiç, ihracatçının ve üreticilerin finansmana ulaşamamasının bir açmazı bulunduğunu kaydederek, mevcut kur politikası ile rekabetçiliğin gerilediğini bu sebeple daha düşük karlarla üretim ve ihracat yapıldığını söyledi.
"BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET" AÇIKLAMASI
Avdagiç, asgari ücretin yılın ikinci yarısında artırılıp artırılmayacağına ve bölgesel asgari ücret tartışmalarına değinerek, "Asgari ücrete ne sadece 1 Ocak 2025 rakamıyla bakmak lazım, ne de Türkiye'de sloganik düzeyde eşitlikçi, karşılığı, temeli olmayan bir yaklaşımla bakmak lazım. Her iki konuyu da dikkatlice inceleyip, süreci daha yönetilebilir bir noktaya taşımamız lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
İTO olarak bölgesel asgari ücreti gündeme getirdiklerini hatırlatan Avdagiç, şu ifadeleri kullandı:
"Anayasaya aykırıdır, insan haklarına aykırıdır diye eleştiri getirenler oldu, şimdi onları biz izliyoruz. Şu anda onlar bunu gündeme getiriyorlar. Halbuki eğer bu anayasaya, insan haklarına, eşitliğe aykırıysa, o zaman teşviklerde uygulan farklılıklar, 1'inci bölgeden 6'ncı bölgeye kadar farklılıklar aykırı olmuyor mu? Yani ben İstanbullu yatırımcı olarak sıfır teşvik alıyorum, İstanbul'da hiçbir sektörün teşviki yok ama teşvik alan bölgeler var. O zaman bu da İstanbullu yatırımcıya karşı bir eşitsizlik değil mi? Bunu böyle dar kalıplarla, sloganik yaklaşımlarla ele almak asla doğru değil. Türkiye'nin gerçeklerini dikkate almak lazım."
Avdagiç, Türkiye'nin belli bölgelerinde, özellikle geleneksel iş kollarında çalışan, çok yoğun istihdam bulunduğunu ve o istihdamın korunması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin gelişmekte olan bölgelerindeki bir tekstil yatırımında çalışan 2-3 bin kişi, o şehirdeki sosyal dengeyi, huzuru sağlayan en önemli unsurların başında geliyor. Dolayısıyla İstanbul'da belli bir ücretle çalıştıramadığınız insanlara, orada o ücreti verdiğiniz zaman hem onlar bu ücretle çalışmaya devam edebiliyorlar hem de o şehrin huzuruna, sosyal hayatına olumlu katkı sağlayabiliyorlar. İşletmeler süreçlerini devam ettirebiliyorlar. Buna biraz daha geniş bir spektrumda bakmak lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
Avdagiç, portföy yatırımlarının önemli olduğunu ama greenfield (sıfırdan) yatırımların daha da değerli olduğunu vurgulayarak, "Yatırımın Çin'den geleni için de Avrupa ve Amerika'dan geleni için de aynı şeyi söylüyoruz. Burada önemli olan yeni yatırım yapacak firmaların Türkiye'yi sadece bir 'ara istasyon' olarak değil, gerçekten belli somut üretimlerini yaptıkları ve üretim kabiliyetlerini gerçek anlamda kullandıkları, Türkiye'de onlara hizmet verecek tedarik sanayinin kapsamlı bir şekilde devreye alınacağı bir politikanın devreye girmesi ve bu yatırımlara teşvik verilirken Türkiye'de faaliyet gösteren firmaların bu süreçten zarar görmemesine özen göstermek doğru olacaktır." diye konuştu.
Suriye'nin yeniden yapılanma sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Avdagiç, "Türkiye'de Suriyeli misafirlerimizin önemli bir kısmı sığınmacı olarak değerlendirildi ve ucuz iş gücü olarak görüldü. Halbuki gözden kaçan bir durum var. Türkiye'de faaliyet gösteren Suriye asıllı insanların Türkiye'de kurduğu firmaların burada Türkiye adına üretim yaptıklarını, dünyanın dört bir yanında fuarlara katıldığını görüyoruz. İstanbul ve diğer illerdeki Suriyeli iş insanlarının kurduğu firmalar, sahip olduğu ticari bağlantılar önümüzdeki dönemde Suriye ile ilişkilerimizin geliştirilmesinde çok ciddi bir katma değer sağlayacaktır. Onların bir kısmı Türkiye'deki üretim araçlarını, üretim kabiliyetlerini Suriye'ye taşıyacaklardır. Ülkemizdeki Suriyeli müteşebbisler Suriye’de Türkiye’nin gücü ve güvenilir partnerleri olacaklardır." açıklamasını yaptı.
Avdagiç, Suriye'nin mevcut girişimci grubuyla çok hızlı bir şekilde ekonomisini toparlama kabiliyetine sahip olacağını belirterek, "Suriye'ye birkaç boyutlu bakmak gerek. Özellikle oraya, hızlı bir geri dönüş olacak. Dolayısıyla bu dönüşe bağlı olarak tüketimde bir artış olacak. Bu tüketimi karşılamak için mutlaka üretimle ilgili önemli atılımlar yapılacak. Suriye dışında Türkiye, Lübnan, Irak ve diğer komşu ülkelerde yaşayan, hatta şu anda Avrupa'da bulunan 1,5 milyona yakın Suriye vatandaşı var. Dolayısıyla bunların büyük bir katkısı olacağına eminim." diye konuştu.
Suriye'ye geçiş kapılarının hızlıca iyileştirildiğini ve kapasitelerinin artırıldığını kaydeden Avdagiç, Türkiye'de özellikle son 15 yılda yaşamış olan Suriyeli girişimcilerin yapacağı yatırımlarla iki ülkenin ticaret hacminin artabileceğini söyledi.
Avdagiç, söz konusu yatırımların yalnızca Suriye ile ticareti artırmakla kalmayacağını, Suriye üzerinden komşu ülkelere de daha fazla mal satma imkanı sağlayacağını sözlerine ekledi.
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız