TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

NAZLI BİRGEN: İtalyanca ile dans eden ödüllü çevirmen

İtalya’ya İlham Veren Türk Kadınları röportaj serisinden uzun zaman sonra tekrar merhaba !Sizi, Como Gölü’nde yaptığımız bir söyleşi üzerinden Roma’ya götürüyorum. Mütevazılığı ve samimiyetiyle insanın kalbini ısıtan NAZLI BİRGEN ile birlikteyiz.. Nazlı Hanım, İtalyanca ve Türkçe dilleri arasında adeta dans ederek konuşan, işini aşkla yapan tanınmış bir çevirmen ve tercüman.. Koyu bir Beşiktaş taraftarı ve tıpkı babası gibi bir İtalya aşığı.. Sizi Nazlı Birgen’in İtalya’daki ilham veren tecrübelerini okumaya davet ediyorum. Nazlı Hanım ile yollarımızı kesiştirerek bu röportaja büyük destek veren, yapay zeka ve teknoloji hukuku üzerine İtalya’da çalışmalar yapan Avukat Sabire Sanem Yılmaz’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Haber Giriş Tarihi: 08.05.2023 08:49
Haber Güncellenme Tarihi: 10.05.2023 09:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.kadinveekonomi.com
NAZLI BİRGEN: İtalyanca ile dans eden ödüllü çevirmen

RÖPORTAJ: PINAR OKAL

1.Hoş geldiniz Nazlı Hanım.

Ben sizi ilk defa Ferzan Özpetek’in paylaşımlarındaki şiir çevirinizde fark ettim. Türkçeden İtalyanca kelimelere duygu aktarımınız beni çok etkilemişti ve sizinle bir gün tanışacağımızı biliyordum. Bu röportaj serisinde konuğum olduğunuz için ayrıca minnettarım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. 8 Şubat 1981 İstanbul doğumluyum. Üsküdar Amerikan Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunuyum. İtalya serüvenim, üniversiteyi bitirdikten sonra İtalyanca öğrenmek amacıyla Floransa şehrinde bir dil kursuna yazılmamla başladı ve 19 yıldır da devam etmekte. An itibarıyla köpeğim ve 3 kedimle birlikte Roma’da yaşıyor, çevirmenlik ve tercümanlık yapıyorum.

Pınar OKAL ve Nazlı BİRGEN

2.İtalya’da yaşamaya nasıl karar verdiniz?

Rahmetli babam, İtalyan Lisesi mezunu ve İtalya tutkunuydu. Gerek çalışma hayatı gerekse kişisel ilgi alanları vesilesiyle İtalya ve İtalyanca ile çok yakın bir bağı vardı. Ben de babasına hayran bir kız çocuğu olarak onun izinden gitmek istiyordum. Üniversite mezuniyeti sonrası iş dünyasına atılmadan önce bir Avrupa dili daha öğrenmenin benim için avantaj olacağı düşüncesiyle, dilini ve kültürünü öğrenmek üzere İtalya’ya gelmeye karar verdim. Aslında ilk düşüncem göç değildi, fakat İtalya’nın bende bıraktığı etki bir nevi “ilk görüşte aşk” oldu ve dil kursu, üniversite, iş arayışları derken yılların nasıl geçtiğini anlamadım.

Hayat biraz da böyle bir şey: Bazen planlarınız bir yöne işaret ederken, siz bambaşka bir yöne gidebiliyorsunuz. İtalya serüvenimin henüz başında babamı kaybetmem benim için bir kırılma noktası oldu diyebilirim. Türkiye’ye dönmekle İtalya’da kalmak arasında, sanırım biraz da babamın izinde başladığım yola devam etmek ve onu manevi anlamda daha da güçlü bir şekilde yanımda hissedebilmek adına, tercihimi ortak tutkumuz olan İtalya’dan yana kullandım.

3.Bu 19 yıl içinde İtalya’nın farklı yerlerinde yaşadınız, yeni hayatlar inşa ettiniz.. Kendinizde bir değişim, dönüşüm hissediyor musunuz?

Kendimde çok ciddi bir dönüşüm hissediyorum fakat bunun 20’li yaşlardan 40’lı yaşlara geçiş sürecinde yurtdışına taşınmış olsun ya da olmasınlar, birçok kişi tarafından benzer şekilde hissedilebileceğini düşünüyorum. Kaçınılmaz bir büyüme, olgunlaşma, insan ve tecrübe biriktirme söz konusu.

20’lerim ve 30’larımı daha ufak şehirler olan Floransa, Bologna, Lecce’ de sonra,

40. yaşımda iş nedeniyle zaten uzun yıllardır gidip geldiğim Roma’ya yerleştim. İstanbul çıkışlı olduğumu düşünürsek sanırım bir döngü tamamlandı, en azından ben böyle hissettim.

Yaşla birlikte insanın hayatındaki öncelikler, ilişkilenme şekilleri, ihtiyaçları, aradıkları yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Kendimi değişime açık birisi olarak tanımlıyorum, o nedenle Roma’nın son durağım olup olmayacağını zaman gösterecek.

4.Özellikle bir kadın olarak iş hayatınız nasıl ilerledi? Kadın olmanın avantaj/dezavantajını yaşadınız mı?

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi İtalya’da da tercümanlık kadınların ağırlıkta olduğu bir meslek dalı olarak karşımıza çıkıyor. Tabii bu konuda çok farklı deneyimler yaşayanlar da olduğundan eminim, fakat kendi adıma kadın olmanın özellikle bir avantaj ya da dezavantaja dönüştüğü bir durumla karşılaşmadım.

İş hayatında karşılaştığım zorluklar, kadın olmaktan ziyade serbest meslek sahibi olmanın getirdiği belirsizlik, güvencesizlik, düzensiz çalışma saatleri, özel yaşantıyla iş yaşantısı arasında net bir çizgi olmayışı, kendi çevrenizi sıfırdan inşa etmek, işi her yönüyle (ekipman, eğitim malzemesi, lojistik, muhasebe, vb.) organize etmek oldu diyebilirim.

Bir kadın olarak birlikte çalıştığım ve projelerine destek verdiğim Türk ve İtalyan yetkililer ve kurumlardan daima büyük bir saygı görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

5.Çok farklı ortamlarda tercümanlık yapıyorsunuz. Sizi devletlerarası görüşmelerde devlet başkanlarıyla, bir futbol maçı sonrasında Fatih Terim ile veya bir film çekiminde Ferzan Özpetek ile görmek son derece normal. Biraz çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Tercümanlık mesleğinin en keyifli ve heyecan verici özelliklerinden biri tam da bu. Tabii ki tek bir konuda özelleşmeyi tercih eden meslektaşlarımız da var, fakat ben karakterim gereği birçok farklı iş birliğine açık olmayı tercih ettim. Sosyoloji mezunu olmam ve kişisel ilgi alanlarım bu anlamda bana çok yardımcı oldu diyebilirim.

Belli başlı çalışma alanlarım siyaset/diplomasi, kültür-sanat (sinema, edebiyat, arkeoloji) ve spor oldu, umarım bu şekilde de devam eder.

Tercümanlık daima bir hazırlık gerektirdiğinden, farklı konularda çalışmak birçok konudaki merakımı ve bilgi açlığımı gideriyor ve zihnimi sürekli zinde tutmama yardımcı oluyor. Normalde hiç giremeyeceğiniz ortamlara giriyor, çok farklı insanlarla bir araya gelebiliyor, çok kıymetli anılar biriktiriyorsunuz.

 

6.Nazlı Hanım, siz ayni zamanda ödüllü bir çevirmensiniz. Peki kitap çevirmek nasıl bir süreç? Çevirdiğiniz kitaplardan da bahsedelim isterim.

Edebi çeviri benim için tam anlamıyla bir tutku işi diyebilirim. Titiz ve araştırmacı yönümle bağdaştığını düşünüyorum. Çeviri yaparken hem ana dilimi hem de çevirdiğim yabancı dili daha derinden tanıma imkanı buluyor olmak da çok hoşuma gidiyor. Kendimi her şeyden önce bir okur olarak tanımlıyorum ve okuyup çok sevdiğim, bende iz bırakan eserleri Türkçeye kazandırmak bana büyük bir keyif veriyor. Özellikle üniversite yıllarımda birçok İtalyan klasiği ile tanışma fırsatı buldum ve içlerinden bazılarının çevirisini üstlendim.

Italo Svevo’nun unutulmaz eseri “Zeno’nun Bilinci”nin Türkçe çevirisi ile İtalya Kültür Bakanlığı’nın İtalyan dili ve edebiyatının dünyada yaygınlaştırmasına katkıda bulunan çevirmen ve yayınevlerine verdiği ödülü kazandım.

En son yayımlanan çevirim Pier Paolo Pasolini’nin “Kenar Mahalle Çocukları” oldu ve bu eserle 2022 Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’nün 4 finalisti arasına girmekten de büyük gurur duydum. Gerek sineması gerekse kalemiyle Pasolini’nin bendeki yeri gerçekten çok ayrı, umarım Türkiye’de daha fazla tanınmasına katkıda bulunabilirim.

7.İş hayatınızla ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?

 Lazio – Galatasaray maçı öncesinde Fatih Terim’in basın toplantısı sonrasında gördüğüm ilgi benim için gerçekten unutulmaz oldu diyebilirim.

8.Yurtdışındaki tecrübe ve gözlemlerinize dayanarak uluslararası alanda çalışmak isteyen veya yurtdışında yaşamak isteyen girişimci kadınlarımız için tavsiyeleriniz var mı?

19 yıl öncesine göre birçok şey baş döndürücü bir hızla değişti ve değişmeye devam ediyor. Öncelikle doğru ve geçerli kanallar aracılığıyla iyice araştırma yapmalarını, taşınacakları ülkenin yaşam, eğitim ve istihdam şartlarına dair bilgi toplayarak bunları dikkatle değerlendirmelerini tavsiye ederim.

Gerek artık hepimiz küresel bir sistemin parçası olduğumuzdan, gerekse İtalya, kültürü ve yaşam tarzı itibarıyla kendimize yakın bulduğumuz Akdeniz ülkelerinden biri olduğundan, adaptasyon noktasında sorun yaşamaktan korkmasınlar.

Dil konusunda ise İngilizcenin yeterli olamayabileceğini hatırlatmak isterim, o nedenle başlangıç seviyesinde İtalyanca öğrenmeleri ve buraya geldikten sonra da ilerletmeye çalışmaları mutlaka kendilerinin avantajına olacaktır.

Yaş, ekonomik durum, medeni durum, eğitim durumu gibi faktörlere bağlı olarak yaşayacakları deneyim de mutlaka farklılık gösterebilir. Fakat anahtar sözcükler sabır, merak, tutku ve cesaret diyebilirim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.